Blog

May Thurner Sendromu

May Thurner Sendromu karın içinde pelvis bölgesinde sol ana iliak venin iliak arter ile vertebra arasında sıkışmasıdır. Derin ven trombozlarının ana sebeplerinden birisidir.
May Thurner Sendromu.

Yani; May Thurner Sendromu karın alt bölgesinde sol bacaktan gelen ana toplardamarın sağ bacağa giden ana atardamar ile omurga arasında sıkışmasıdır.

Teşhisin konulabilmesi için öncelikle bu konuda deneyimli ve bilgili bir radyoloji uzmanı tarafından Doppler Ultrasonografisinin yapılması gerekiyor. Sendromun klinik olarak da akla gelmesi, klinisyenin radyoloğu yönlendirmesi, diğer yandan radyoloğun rutin olarak batın içinden itibaren kontrol etmesi tanının atlanmaması için son derecede önemlidir.

Bu sendrom yapısal bir varyasyon olup tam sıklığı bilinmemekle beraber toplumda % 20-25 oranında görülebilmektedir. Derin ven trombozunun önemli sebeplerinden birisidir.

Klinikte çeşitli farklı tablolar ile ortaya çıkabilir:

  • Sol bacakta sebebi açıklanamayan şişlik, ağırlaşma hissi, dolgunluk gibi şikâyetler yapabilir.
  • Sol bacak varislerinin klinik bulgularının beklenenden kötüleşmesine sebep olabilir.
  • Varis olmadan venöz ülser sebebi olabilir.
  • Derin ven trombozuna eğilim yaratabilir.
  • Kadınlarda özellikle sol kasıkta adet öncesi dönemde ağrı ve dolgunlık hissi yaratabilir.
  • Bacak arka kısmında kalçaya doğru ilerleyen, alışılmış traselerin dışındaki varislerde mutlaka akla getirilmesi gerekir.

May Thurner Sendromu teşhisi konmuş ise kişinin şikayetlerine göre tedavide dikkat edilecek noktalar:

  • İlaç tedavisi
  • Kompresyon tedavileri (Çorap, bandaj vs)
  • Derin Ven trombozundan korunmaya yönelik önlemler mutlaka alınmalı.
  • Eğer genç kadın ise doğum kontrol hapı kullanımı ciddi bir şekilde değerlendirilmeli, zorunluluk hali yoksa kullanılmamalı.
  • May Thurner Sendromu olanların gebelik dönemleri ciddi kontrol altında olmalı,
  • Ardından lohusalık döneminde de Derin ven trombozuna eğilim zaten artacağından mutlaka dikkat edilmeli ve hasta takip edilmeli. BU dönemde de kompresyon ve gerekirse kan sulandırıcılar kullanılmalı.
  • İlerlemiş vakalarda klinik durum değerlendirilerek stent yerleştirilmesi kesin tedavi sağlayacaktır.
  • Eğer derin ven trombozu gelişmiş ise erken dönemde pıhtının eritilmesinin ardından basının olduğu bölgeye stent yerleştirilmesi olayın tekrarlamasını ve daha kötü hale gelmesini engelleyecektir.
  • Kronik uzun dönemde bu sendroma sahip ve derin ven trombozu eklenmiş bir çok hasta ciddi ilerlemiş ve son dönem venöz yetmezlik bulguları ile (CEAP 4-6) bizlere başvurmaktadır. Bu hastalarda da stent ve kombine ameliyatlar ile çözüm sağlanabilir.

Tüm bu tedaviler ve yönlendirmeler bu konuda deneyimli ve konuya hakim uzman doktorlar tarafından yapılmalıdır. Buradaki işlem gerekliliğinin kararı hastanın her yönden değerlendirilmesine altta yatan tüm hastalıklarının birlikte ele alınmasına, Doppler Ultrasonografi ile damar haritasının çok çok deteylı çıkarılmasına, gerekirse Bilgisayarlı Tomografi, Manyetik Rezonans ile ve Klasik angio ile damar sisteminin görüntülenmesinin (venografi) ardından verilmelidir.

                Tedavi ve takip kararı hekimin hastalığı değil hastayı değerlendirerek özenli ele almasına bağlıdır.