Varisle yaşamak bir zorunluluk olmamalıdır. Toplumda ne yazık ki “Varis tedavi edilmez!”, “Ameliyat dediler ama olanlar, bir işe yaramadı diyor”, “Ameliyat olsan da düzelmez”, “Sen en iyisi böyle yaşa”, “Varis geçmez!”, “Varis tekrar eder “ vb gibi birçok söylemi ne yazık ki sıkça duyuyoruz.
Ben bu söylemleri duyduğumda son derece üzülüyorum. Şiddetle hatta tekrar tekrar söylemek istiyorum ki “Varisin tedavisi mümkündür !”.Bu konuda tedavide başarı için bazı çok önemli noktalara dikkat etmek gerekiyor. Bu noktaları tek tek vurgulamadan önce biraz varis nedir bahsetmek istiyorum:
Varis Nedir?
“Kalp Çarpar” … Kan böylece pompalanır ve atardamarlar aracılığı ile tüm vücuda yayılır. Vücuda yayılan bu kan toplardamarlar aracılığı ile de kalbe geri döner. Ancak geri dönerken aşağıdan yukarı gönderen kalp gibi bir pompa yoktur. Burada işler biraz daha zordur ve kanın yerçekimine direnerek kalbe dönmesini sağlayan bir yandan dokulardaki basınç, bir yandan kaslarımız bir yandan da toplardamarlar içindeki tek yönlü çalışan kapaklardır. Kaslar kasıldığında kan toplardamarların içine ve yukarı doğru itilir. Kaslar gevşediğinde ise kapaklar kanın geri kaçmasını engeller. Sistem şahane bir şekilde işler.
Ancak işler yolunda gitmez ise;
- Örneğin kaslarımız çalışmazsa ki sürekli ayakta durmak ya da sürekli oturmak böyle bir şeydir. Kanın geriye dönüşü zorlanır.
- Ya da toplardamarların içindeki kapaklar iyi çalışmazsa, yukarı göndereceği kanın bir kısmı geri aşağıya doğru süzülmeye başlar. “Reflü” ya da “Yetmezlik” dediğimiz şey budur. Bu kaçak alttaki damarları genişletmeye başlar. Basıncın en yüksek olduğu yer de diz altı olduğu için en sık diz altı bölgede varisleri görürüz. Diğer yandan toplardamardaki bu yüksek tansiyon dokudaki dolaşımı da bozar ve şikâyetlere sebep olur.
- Ya da toplardamarlarda kalbe kadar yol üzerinde damarı daraltan herhangi bir bası varsa (karın içinde kist, tümör, hamilelik sırasında bebek, yapısal damar değişiklikleri…) kan akımının önünde engel oluşur. Hatta çok şişmanlık karın içi basıncı arttırarak bacaklardan yukarı doğru dönüşü engelleyebilir.
- Bir de toplardamar içinde pıhtı oluşmuşsa bu sefer damar içi akım engellenir. Pıhtı erken dönemde diğer risklerin yanında (Kalp ve Akciğerlere pıhtı atması / Pulmoner Emboli) damarı tam tıkar, akımı engeller. Bu kadarla bitmez, zamanla pıhtı erir, hasta önce rahatlar ama erirken damar içinde hasar oluşturur, kimi yerlerde tıkanıklıklar kalır. Bu da “Pıhtı sonrası hastalık” dediğimiz başka bir soruna yol açar ki bu da ayrı bir varis sebebidir.
Sonuç olarak birçok farklı sebeple toplardamar sisteminde yüksek tansiyon oluşur ve bu yüksek tansiyon varis oluşumuna sebep olur.
Varis bir hastalık değildir.
Toplardamarlardaki yüksek tansiyonun en sık görülen bulgusudur.
Tüm bu karışık şeyleri aslında şunları söylemek için anlattım.
Varisi tedavi etmek için; Toplardamarlardaki Yüksek Tansiyonun neden olduğunu bulmak ve onu ortaya çıkarmak gerekir. Zaten varis tedavisindeki yetersizlikler de bu sebeple oluşmaktadır. Bunun ortaya konabilmesi için hastanın tüm geçmişinin iyice sorgulanması, klinik muayenesinin tüm bacakları görecek şekilde yapılması, ardından da olmazsa olmaz Doppler Ultasonografi ile değerlendirilmesi gerekir.
Varisin tanısını koyabilmek için altın standart “Doppler Ultrasonografi” ile hastanın “DAMAR HARİTASININ ÇIKARTILMASI” dır. Bu harita ancak bu konuda özel çalışan deneyimli, sistemi ve sorunları çok iyi bilen bir radyolog tarafından yapılmalıdır. Çünkü
Tedavi doğru tanı ile başlar
Damar haritası, tedavinin yol haritasıdır.
Bu harita çıkartıldıktan, sorunun hangi damarda, hangi seviyede, ne kadar problem oluşturduğu ortaya konduktan sonra damar çapları, damarlardaki kaçak dereceleri, tıkanıklıklar tespit edilip tedavi bunlara göre planlanmalıdır.
İyi bir haritalama ve buna uygun iyi AŞAMALI TADAVİ PLANLAMASI ile hemen hemen tüm toplardamar problemleri çözülebilir.
Tedavide birçok yöntem var. Artık hastalar iğneden lazere, ilaçlardan varis çoraplarına, köpükten cerrahi operasyona, radyofrekanstan cilt fototerapilarine kadar birçok tedavi yöntemini duyarak geliyor. “Bu tedaviyi bana yapar mısınız?” diyor.
Burada önemli olan hangi tedavinin sizin yaşınıza, birlikte olan diğer hastalıklarınıza, vücut tipinize, damar yapınıza, hastalığınızın derecesine uygun olduğudur. Birçok zaman da birçok yöntemin kombine olarak kullanılması gerekir. Bu noktada hekimin bu konudaki deneyimi ve her tür tedaviyi uygulayabilmesi son derece önemlidir. Yani;
Hastalığa değil, hastaya özgü bir tedavi planlaması şarttır.
Çok sevdiğim bir sözle yazımı bitirmek istiyorum;
“Hekimlik sadece bilim değil aynı zamanda sanattır.”